Hiç!

HİÇ!

-Ne var, ne yok?
-Hiç! (Sesinin titremesini, ellerinin beyazlığını özledim.)
 Hiç! (Gözlerimdeki ayrılığın hüznünü okuyamıyor ya da umursamıyor musun?)
 Hiç! (Buraya kadar sadece sesini duymak için geldim ama halimi sunacak tek bir cümlem yok.)

Hiçlikten kainatı yaratan Rabbim!
Bu hiçlikten kalbimde açtığın yaraya bak!
İmkansızlık düğümlerini bir bir atarak, aşk tezgahında mı imtihan ediyorsun beni?
Aşk olsun!

Sırrımı faş eylersem yanarım.
Toprak altımdan kayar da saklanacak yer bulamam.
Rabbim! Bu kulunun gönlünü genişlet!
Genişlet ki bu hiçliği orada saklayabileyim.

Rabbim! Kalbimi genişlet!
Senin sığdığın yere bu hiçlik de sığsın!  
Sarı kehribar renkli tesbih tanelerine işledim hiçliğimi
Taneler birer kor gibi avuçlarımda
Bu hiçlik yakacak ikimizi de...

-Ne var, ne yok?
-Sen.. Ben..
 İkimiz..
 Yani kocaman bir hiç!

Ebrû Karabulut

29 Ocak 2013
İstanbul       
   
Objektifimden bir Üsküdar manzarası

Yorumlar