geçmiş bir tarihti işte, geçmiş bir mekân..
her neyse..
uyuyorum. uyan(m)ıyorum..
--
25 yaşındayım. Sol ayağımın serçe parmağında nasır oluştuğunu geçen gün fark ettim. Her sabah aynada yüzüme baktığımda fark ettiğim başımda parlayan beyazlıklar gözüme daha çok batmaya başladı. Yataktan değil de bir taş ocağındaki uzun vardiyadan çıkmış gibi ağrıyor omuzlarım. Akşam üzeri iş yerinde karşı masamdaki genç erkek, kadınların üretemediği katma değerden bahsedip dalga geçiyordu. Demeyi unuttum; kadınım bu arada. İş çıkışı kadınların çoğunlukta olduğu bir grup ile entelektüel(!) gelişimim için katıldığım felsefe seminerinde durdum ve düşündüm. Hocaya da ayıp olmadı bence. Bir felsefe seminerinin düşünmemi sağlamasından memnun olmuştur. Bilse olurdu veya..
Nasırım sızlıyor. Omzum sızlıyor. Hoca Doğulunun hayatının büyük kısmı beklemeyle doludur dedi. Doğulu bir kadın olarak bekliyorum ben de. “Time is money” diyormuş Batılılar. Evet bir sorunumuz da para. Üretemediğim katma değerin, cinsiyetime bölümü ile beklediğimin zamanın toplamından çıkan sonuç ne eder acaba? Harezmi sıfırı bulmasaydı bir şansım olurdu belki.
Sıfır olmasaymış matematik olmazmış. Öyle diyorlar. Hayata etkimin “0” olmasından gurur duyabilirim belki de. Gururlu bir 0. “Batılı oryantalistler” dedi hoca. Efendim hoca? Ha! Bana demediniz. Türkler mi? Sanırım şu an beklemedeyim hocam. Biraz daha bekleyelim. Mesela biraz dursak da ezanı mı dinlesek? Akşam olmuş bakın. Korna sesleri arttı hocam. Burası İstanbul kaosunun bir parçası. Tekkede zaman daha mı yavaş geçiyordu yoksa? Mekânı konuşmadık hocam bakın. O da önemli! Zaman bir saat annemizin dizinin dibinde mi daha hızlı geçer yoksa sırat köprüsünde mi? Annemizin dizinin dibinde biraz daha uslu uslu bekleseydik de sırat köprüsünde zaman aksaydı. Orada para da geçmiyor hem. Sahi şu bizim Doğulular buna ne der? Arada bir kendimi iflah olmaz bir Batılı gibi hissediyorum. Konu açılmışken ontolojik sancılarımızı da etrafa saçalım mı hocam? Sancı deyince aklıma yine nasırım geldi.
Politik bir kavram olarak endişeli memnuniyetsizle.. Buralarda siyasete kaçan esprilerin bir zamanı vardır hocam. Bazı espriler de bekler burada. O yüzden bu tamlamayı şimdilik not ediyorum sadece. Memnuniyetsizliğimi düşünürken “kırmızı çizgiler” dediniz hocam. Tam üstüne geldi, kapatıyorum bu sevimsiz mevzuyu.
Almıyor midem. Yemekleri, olanları, söylenenleri, yıkıntıları.. Her gece rüyalarıma kusuyorum zehirlenen midemin içindekileri. Bir de nasırım çok sızlıyor. Nasırıma basıyorlar.
--
uyan hadi!
ebrû?
Yorumlar
Yorum Gönder